ISBN
978-977-85813-8-6
Yazar
Dr. Muhammed Vefik Zeynülabidin
Giriş
Dr. Rif’at el-İvazî, Müsteşar Muhsin Fazlî, Dr. Abdullah el-Muslih
Baskı Sayısı
2. Basım (2023)
Dil
Arapça

 

Herhangi bir milletin hukuku, maddi, entelektüel ve toplumsal durumlarının aynasıdır. Hukuk filozoflarının dediği gibi hukuk, her toplumun mutluluğunun ve canlanmasının kaynağı olması gerektiğinden dolayı, onların dini ve toplumsal çevrelerinin doğası tarafından dikte edilen kültürel, entelektüel ve maddi gereksinimlerini ve hayallerini yerine getirmezse, bu mutluluk gerçekleşmeyecektir. Hatta onlara yük olacak, onların mutluluk ve kalkınmalarının değil, sefalet ve talihsizliklerinin kaynağı olacaktır. Çünkü doğru yasama, ümmet ruhunun çocuğu, gelenek ve göreneklerinin bir sonucudur. Her birey, dini ve toplumsal değer ve ilkelerinin esiridir.

Vakıanın en önemli sırrı ve çıkarımı, insan aklının bir yasama kaynağı olmaya uygun olmadığı tespitidir. Tarih, bize aklın yapısının zayıf ve kırılgan, kandırılmasının kolay olduğunu ispat etmektedir. Çünkü bir grup zihni, hatalı bilgi ile donatmak veya onları yozlaşmış ve saptırılmış hezeyanlar ile baştan çıkarmak mümkündür. Bu şekilde kolaylıkla çok fahiş hataya ve en ufak bir özen olmadan sapkınlığa düşebilmektedir.

Hatta vakıa, bir araya gelen akılların, araçlar, yöntemler, nitelikler, olayların görünüşleri, insanların durum ve görünüşleri üzerinde inceleme yapamayacaklarını ispat etmiştir. Bu zihinler, nicelik açısından olaylarla baş etmede maharet gösterse de olayların niteliğiyle baş etmede tamamen çaresiz kalmıştır. Akıllar, iş birliği yaptığında yapması beklenen rasyonel ve mantıksal düşünce yerine en ufak bir bilgelik veya basiret olmadan duygusal, tepkisel ve hayali düşüncenin uçurum ve çukurlarına düştü.

Vakıa, şüpheye yer bırakmadan insan yapımı yasaların uygulanmasının, bizden öncekilerde olmadığı kadar suçun yayılması, suç oranları ve çeşidinin artmasının en önemli nedeni olduğunu ve olmaya devam ettiğini, bu yasaların davacıların taleplerini yerine getirmediğini, ihtilaflarını çözmediğini ve anlaşmazlıklarını gidermediğini ispatlamaktadır. Bu kanunlar ne bir şeyi engelledi ne de davaları çözdü, ne de hak sahiplerine haklarını verdi. Bilakis cübbesini dolduran boşluklar, davalarda kavgalara, prosedürlerde ertelemeye, çok sayıda temyize, hak ve görevleri yerine getirmekten kaçınmaya, artan baskı ve saldırganlığa, yoksulluk, sefalet ve yoksunluğun yaygınlaşmasına, kaos ve barbarlığın yaygınlaşmasına neden oldu ve davacılar arasında intikam ruhunu yaygın hale getirdi.

Herhangi bir yasamanın geçerliliği, değerlerinin ve ilkelerinin geçerliliği ve vakıayla olan uyumu temelinde kararlaştırılır. Doğru yasama politikası, onu kontrol eden çevre ile uyumlu unsurlara dayanmalıdır. Onunla çatışan unsurlara dayanıyorsa, metinler ve hedefleri arasındaki bağlantı, hedeflenen amaca ulaşmaya elverişli olmayacak şekilde kopar. Herhangi bir yasama sisteminin bizzat kendisi esas amaç değildir. Bilakis hayatın kontrol edilmesi ve insanları mutlu etmekle ilgili amaçlarına ulaşmak için bir araçtır. Bu çerçevede kullarının durumunu, onlar için iyi ve faydalı olanları ve işlerinin sonucunu en iyi bilen Yaratıcının koymuş olduğu şeriatın erdemleri temayüz etmektedir. Bu şeriatı, insan tarafından yapılmış tekniklerden ayıran husus, onu uyulmaya ve uygulanmaya layık kılan özelliklere sahip olmasıdır. Çünkü metotlarında ve bakış açılarında nefisler ve kişisel görüşler hâkim değildir.

Buna delil olarak Şeriatın diğerlerinden farklı olması ve çelişmesini öne sürmüyorum. Hukuku kutsayan ve savunanlar, sadece tek bir şeyi kutsallaştırmamakta ve tek bir şeyi savunmamaktadırlar. Bilakis bırakın detaylarda, temel esaslarda bile farklı olanları, hatta birbirine zıt olanları kutsamakta ve savunmaktadırlar. Bu durumda halkları, hangi hukuka saygı duymaya ve kutsamaya çağırıyorlar! Eşcinsel evliliğe izin veren yasaya mı yoksa onu yasaklayan yasaya mı? Eşler arasında boşanmaya izin veren yasaya mı, yoksa onu kısıtlayan yasaya mı yoksa engelleyen yasaya mı? Evlat edinmeye izin veren yasaya mı, onu kısıtlayan yasaya mı yoksa onu engelleyen yasaya mı? Vasiye, bir köpeğe bile olsa mirasını kime bırakacağı hürriyeti sunan yasaya mı yoksa yetkisini sınırlayan yasaya mı? İdam cezası veren yasaya mı, yoksa idam şekilleri ve durumlarını kısıtlayan yasaya mı, yoksa idamı kesinlikle yasaklayan yasaya mı? İçki içilmesine izin veren yasaya mı, onu kısıtlayan yasaya mı yoksa onu yasaklayan yasaya mı? Vergi ve harçları üçte bir, dörtte bir veya onda bir oranında getiren yasaya mı? Para ve mevduatları koruma karşılığında faiz verilmesine karar veren yasaya mı yoksa koruma karşılığında onlardan para kesilmesini öngören yasaya mı?

Bu şekilde birbiriyle çatışan ve birbirine zıt onlarca ve yüzlerce kanun bulunmaktadır. Bu kanunların koyucuları, bazen akılla bazen de deneyimle bunları oluşturmaktadır. Saygı duyulacak veya savunulacak tek bir yasa yok karşımızda. Bilakis devletlere göre değişen farklı sistemler sayısınca onlarca ve yüzlerce farklı yasayla karşı karşıyayız. Hatta bırakın suç sayılmasını, cezası üzerinde bile bütün sistemlerin ittifak ettiği tek bir insan eylemi neredeyse yoktur. Bu da haddi zatında kanun ve gerekliliği düşüncesini ihlal etmektedir.

Kitabı Satın Alma Linkleri

WhatsApp

واتساب

Abjjad

أبجد

Google Books

E-Raf

إي رف

Afaq