Rusya’nın Orta Doğu ve Orta Asya’da etkili bir bölgesel ve uluslararası güç ve Sovyetler Birliği’nin çöküşü sonucunda kaybettiği küresel konumunu yeniden kazanan yükselen bir süper güç olarak oynadığı rolün önemi giderek artmaktadır. Rusya, bir Çarlık büyük imparatorluğu ve daha sonra Soğuk Savaş sırasında kapitalist Batı bloğuna karşı Doğu sosyalist bloğunun merkezi olarak bilinmekteydi. Bu yükseliş ilgi çekmiş ve bir araştırma alanı haline gelmiştir.

Bu bağlamda makale, Rusya’nın yeni dış yöneliminin iç ve dış temellerinden biri olan Rus Ortodoks Kilisesi’ni -ve bunların en önemlisi olan Rusya’nın Orta Doğu’daki teröre karşı cephesi dosyasını- eleştirel bir şekilde tartışmayı amaçlamaktadır. Bu nedenle makale Suriye’yi Rusya’nın terörle mücadele cephesinin stratejisi için örnek bir vaka çalışması olarak ele almaktadır.

Makalenin temel argümanı, Rusya’nın Orta Doğu’daki terörle mücadele cephesindeki öncü rolünün bölgesel ve uluslararası ilişkilerde baskın bir güç olmayı hedeflerken terörle mücadele adı altında bir ulusal kimlik ve güvenlik stratejisine dayandığıdır. Bu, Rus Ortodoks Kilisesi’nin dış politikasını desteklemek, çıkarlarını ve ulusal güvenliğini sağlamak için siyasi olarak yumuşak güç aracı olarak kullanılmasına yol açmıştır. Bu çıkarlar, onun sıcak sulardaki konumunu koruması, Doğu Avrupa’daki jeostratejik yerini geri kazanması ve iç güvenliğini koruması ile bağlantılıdır. Bununla birlikte, yeni Rus devleti aynı zamanda iç uyumu kolaylaştıran ayrılmaz bir ulusal kimlik inşa etmeye çalışmakta ve Rusya’nın Çarlık geçmişini benimseyen bir kimlik yaratmak için kiliseyi ve ilkelerini kullanmaktadır. Rus liderler arasında Çarlık geçmişlerini yeniden canlandırmak için durdurulamaz bir istek mevcuttur; bu nedenle kilise devletle işbirliği yapmakta, hem rol alışverişinde bulunup hem de küresel yönü etkilemektedir. Bu istek, komünist rejim altında yıllarca kontrol altında tutulduktan sonra geri dönmek ve devletteki konumunu vurgulamak isteyen Kilise içinde de ortaya çıkmaktadır.

Makale, kilise ve devlet arasındaki karşılıklı yarar ilişkisinin, kiliseden çok devletin refahına, çıkarlarına ve uluslararası imajına katkıda bulunduğunu düşünme eğilimindedir. Rusya, imajını iyileştirmek ve başta Suriye olmak üzere diğer devletlerin işlerine müdahalelerini meşru kılmak için kilisenin konumunu ve Ortodoks Hristiyanlar üzerindeki manevi etkisini kullanmaktadır. Makale, Rus filozof Aleksandr Dugin’in yardımıyla, jeopolitiğin Rusya’nın yeni planlarındaki merkezîliğini ve Çarlık geçmişini restore etmede coğrafi etki alanının önemini vurgulamaktadır.

Çalışmayı indirin