Dünyanın her yerinde, kimi zaman doğal afetler ve zararlılar, kimi zaman savaşlar ve kıtlıklar, kimi zaman da daha iyi bir yaşam şansı elde etme umuduyla mülteci sayısı çeşitli nedenlerle artmaktadır. Ancak son yıllarda, Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkelerindeki Arap Baharı devrimlerinin genişleyen mülteci akınlarına katkıda bulunmasıyla bu sayılar II. Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Ülkeler kuruluşlarından sonra harap olmuş; diğerleri her taraftan mülteci akınına uğrayarak kalabalıklaşmış ve ev sahipliği yaptığı mülteci sayısında en büyük payı Avrupa Birliği ülkeleri almıştır.

Sahadaki mülteci sayısı, ailelerini kaybeden veya geride bırakan çocukları kapsamış; mülteci çocuklar, dünya genelinde evlerinden zorla sürülen 68,5 milyon mültecinin %52’sini (36 milyon çocuk) oluşturmuştur. Bu çocukların çoğu Avrupa ülkelerine gitmişlerdir. Europol tarafından açıklanan son verilere göre, Avrupa genelinde yaklaşık 10 bin kayıp refakatsiz mülteci çocuk aranıyor. Çok ciddi bir soruna işaret eden bu açıklamaların yayınlanmasının ardından kamuoyu harekete geçmiş ve Avrupa genelinde reşit olmayan kayıp mültecilerle ilgili tartışmalar başlatılmıştır.

Bu çalışma, mülteci çocukları göçe teşvik eden nedenlere değinmekte ve Avrupa genelinde kayıtlı refakatçisi olmayan mülteci çocuklarla ilgili yasal prosedürleri ele almaktadır. Ardından devlet kayıtlarından çocukların kaybolma nedenleri analiz edilmekte ve mülteci çocuklarla yapılan bireysel görüşmelerin sonuçları çalışma kapsamında değerlendirilmektedir.

Çalışmayı indirin